Loading
X
Bizi Hemen Arayın 0534 960 27 78| info@nutrist.com.tr
Çocuk Sağlığı ve Psikolojisi 15 Mart 2021
Pandemi Döneminde Çocuklarda Duygusal Yeme

     Duygusal yeme öfke, üzüntü, utanç, suçluluk, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygularla başa çıkabilmek için aşırı yeme eğilimini anlatan bir yeme bozukluğudur. Bu yazımızda özellikle evde kalan çocuklarda gelişen duygusal yeme üzerinde durmak istiyorum.

     Evde kalan çocukların sosyal hayattan izole bir şekilde yaşamak zorunda kalması sonucu artan stres düzeyi çocukların beslenme alışkanlıklarının değişmesine neden oldu. Öğün saatleri düzensizleşmeye, ekran süreleri artmaya, yemek ile ilgili daha fazla reklam ya da programlara maruz kalınmaya, artan stres ile birlikte daha kalorili yiyecekler aşırı tüketilmeye başlandı. Can sıkıntısı ve stres, duygusal yemeyi ortaya çıkaran en önemli etmenlerden ikisidir. Şu anda çocuklar ne yazık ki bu ikisine de sıklıkla maruz kalıyor.

     Stres, doğru baş etme yöntemleri seçilemediğinde, çoğu zaman aşırı yemeye neden oluyor. Özellikle şeker ve yağ içeriği bakımından zengin olan besinler daha fazla tercih ediliyor. Burada beyin yapısını anlamak, bağımlılıkları ve değişen davranışları anlamada da önem kazanıyor. Dopamin, yemek yeme davranışında rol alan önemli bir nörotransmitterdir. Dopmaninin ödül, motivasyon, haz alma, dikkat ve hafıza üzerinde önemli bir rolü vardır. Şekerli, yağlı, tuzlu besinler beynin ödül merkezini alkol ve maddeye benzer şekilde etkilemekte ve haz alındığında salgılanan dopaminin aşırı salınmasına neden olmaktadır. Beynin ödül merkezi sürekli olarak aşırı şekilde uyarıldığında beyin yeni duruma adapte olmakta ve bir çeşit bağımlılık gibi de tanımlayabileceğimiz tekrarlayan yeme atakları ortaya çıkmaktadır. Yani yedikçe geçici bir süre mutlu hissediyoruz, o hissi yeniden yaşamak için tekrar yemek yemeye yöneliyoruz. Aşırı yemek yeme dopamin üretimini arttırarak stres düzeyini belirli bir süre için azaltabilmektedir. Ancak yeme bağımlılığına neden olması, besin tüketimini arttırarak obezite ve kardiyovasküler hastalıklarının artmasına, kan şekeri düzeyinde dalgalanmalara ya da daha ciddi sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Fiziksel etkilerinin yanı sıra aşırı yemenin kısa bir süreliğine yaşattığı mutluluğun ardından yoğun suçluluk, pişmanlık gibi olumsuz duygular ortaya çıkabilmekte ve bu olumsuz duygularla birey başa çıkabilmek için tekrar yemek yemeye yönlenebilmektedir.

     Bu dönemde ebeveynlerin ya da çocuğun bakımından sorumlu kişilerin yaşadığı stres ve uzun süreli kaygılı olma hali çocuklarıyla olan ilişkilerini de etkileyebilmektedir. Çocuklar ebeveynlerinin herhangi bir duruma karşı verdiği tepkiyi gözlemler ve o duruma karşı nasıl tepki vereceklerini ebeveynlerinden öğrenirler. Özellikle pandemi süreci üzerinden gidersek, ebeveynler pandemi döneminin koşullarına nasıl tepki verirlerse çocuklar da onları model alacaktır. Onlar kaygılandığında çocukların da kaygısı artacaktır. Önümüzde belirsiz bir süreç var ve belirsizlik her bireyde kaygıya sebep oluyor. Bu süreçte ebeveynler kendi duygularının ve kaygılarının farkında olarak çocukların sakinleşmesine ve yeni düzene uyum sağlamasına destek olmalıdır. Çocuklarımızla ilgili yapabileceklerimiz;

  • Çocuklar kendilerinin duygusal ve fiziksel güvenliği için ebeveynlerine güven duyarlar. Çocuklarınıza ne olursa olsun her koşulda onların yanında olduğunuza dair güvence verin.

 

  • Çocuğunuzun duygularını tanıyın, ne hissettikleri üzerine konuşun, hissettiklerini ifade etmekte zorlandıklarında onların duygularını onlara yansıtın. Korku ve kaygılarını ifade etmelerine izin verin. Onlara neyin iyi hissettirebileceği üzerine birlikte planlar yapın. Örneğin ‘Şu an arkadaşlarınla yüz yüze görüşemediğin için üzülüyorsun. Sana iyi gelebilecek farklı görüşme yollarını beraber bulmaya çalışsak nasıl hissedersin?’

 

  • Duyguların nasıl yönetileceğini modelleyin. Kendi duygularınızı nasıl yönettiğiniz hakkında konuşun.

 

  • Rutinler çocukların hayatında önemlidir. Sağlıklı rutinlerin oluşmasına özen gösterin. Günü yapılandırarak yeni günlük programlar oluşturun. Uygun olan durumlarda çocuğunuzun bu programları planlama aşamasına dahil etmeye çalışın. Böylece kendilerini daha yetkin hissedeceklerdir.

 

  • Gün içinde yemek saati, etkinlik saati, çalışma saati, yatma saati gibi yapılandırılmış  rutinleri oluştururken, arada boş zamanlar bırakmaya ve bu aralarda çocukların kendileri ne istiyorsa onu yapmasına izin verin. Bu resim yapmak, istediği oyunu oynamak, sadece uzanmak gibi çocuğun ihtiyacı olan her şey olabilir.

 

  • Yemek ve uyku düzenine dikkat etmeye çalışın. Düzenli yemek ve düzenli uyku  bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Burada da çocuklara model olarak eve mümkün olduğu kadar sağlıklı yiyecekler almaya, ihtiyacınız olduğu kadar dengeli bir şekilde yiyecek tüketmeye ve farkında olarak yemek yemeye çocuğunuzla beraber özen gösterin.

 

  • Fiziksel aktivite için bir rutin belirlemek ve buna uymak önemlidir. Çocukları yaşına uygun olan ev işlerine dahil edin, bu onların hem hareketini hem yeterlilik hissini de arttıracaktır. Çocukların günde en az birkaç saat hareket etmeleri fiziksel ve ruhsal sağlıkları için önemlidir. Enerjilerini atabilmeleri için atlama, zıplama, yakalama, koşma gibi hareket edebilecekleri oyunlar oynamaya çalışın. Çocukların dışarı çıkabildiği saatlerde mutlaka açık havada vakit geçirmesi için imkan yaratın.

 

  • Özetlersek, yemek yemek bazen başa çıkmakta zorlandığımız duygularımızla baş edebilmek için seçilmiş bir davranış olabiliyor. Bu nedenle çocuğunuzun duygularının farkında olmak, onun farkında olmasını sağlamak, o duyguları öfke, korku, üzüntü gibi olumsuz olsalar dahi ifade edebilmesine izin vermek, ona farklı baş etme yöntemleri için model olmak, evin içinde gerekli hareket alanını sağlamak, dengeli ve sağlıklı bir yemek rutinini oluşturmak, yeteri kadar uyuması için gerekli şartları sağlamak çocuğunuzun iyi hissetmek için sadece yemek yemeye yönelmesine engel olacaktır.

 

     Sonuç olarak hepimiz oldukça zor bir dönemden geçmekteyiz. Bu süreçte öncelikle kendi ihtiyaçlarımızı gözeterek kendimizi iyileştirmeye, kendimize karşı anlayışlı ve şefkatli olmaya sonra da çocuklarımızın ihtiyaçlarının farkında olarak onları da bu süreçten olabildiği kadar korumaya çalışacağız. Elbetteki bu dönemin hem bedenimizde, hem beslenme, yemek, uyku gibi alışkanlıklarımızda, hem de ruh sağlığımızda olumsuz etkileri olacaktır. Ama herkesin bu süreci geçirdiğinin de farkında olarak o olumsuz etkileri önce farkedelim, sonra en aza indirmek için ne yapabileceğimize bakalım, çözümsüz hissediyorsak da destek almaktan korkmayalım. Desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bizler de sizin için burada olacağız.

 

Ergen ve Yetişkin Psikoloğumuzdan randevu almak için tıklayınız.

 

UYARI: Bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı yazılmıştır.

Nutrist - Diyetisyen İstanbul Şişli Fulya Beşiktaş Mecidiyeköy
Nutrist - Diyetisyen İstanbul Şişli Fulya Beşiktaş Mecidiyeköy Whatsapp
0534 960 27 78
Bize Hemen Ulaşın
1