Loading
X
Bizi Hemen Arayın 0534 960 27 78| info@nutrist.com.tr
Hastalıklar ve Beslenme 06 Kasım 2019
Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS) ve Beslenme

Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS) ya da bir diğer deyişle Hassas Bağırsak Sendromu tekrarlayan karın ağrılarıyla beraber bağırsağın rutin hareketlerinde meydana gelen değişiklikler olarak tanımlayabileceğimiz bir sendromdur. IBS olan bireylerin bağırsak mukozalarında yapısal bir bozukluk yoktur ancak bağırsaklarının işleyişleri bozulmuştur. Nörendokrin, genetik ve diyetsel faktörler, bağırsak florası ve kronik bağırsak inflamasyonları hastalık oluşumunu etkilese de en önemli tetikleyicileri stres ve kişinin psikolojik durumudur.

 

IBS konstipasyon, diyare veya değişimli konstipasyon-diyare ile seyredebilir. Tüm sindirim sisteminin etkilendiği bazı ağır ve ileri vakalarda bulantı kusma gibi semptomlara da eşlik etmektedir.

 

IBS için risk faktörleri tamamen net olmadığından tedavide tam bir iyileşme söz konusu olmayıp daha çok semptomlara yönelik tedavi stratejileri geliştirilmektedir. Hastalara IBS oluşumuna yol açtığı tahmin edilen patofizyolojik durum, dismotilite veya iç organ hiperaljezisini hedef alan tedavi gerekebilir.

 

IBS’in en önemli tetikleyicilerinden biri kişinin duygu durumu olduğu için bazı hastalar için stres yönetimi ve psikolojik destek düşünülmelidir. Hastalar depresyon ve anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar açısından değerlendirilmelidir. 

 

Klinikte IBS ataklarını önlemek amacıyla posa alımını arttırmak, semptomlara neden olduğu bilinen yiyecekleri diyetten çıkarmak (bu yiyeceklerin listesi kişiden kişiye farklılık gösterebilir) gibi yaklaşımlar önerilmektedir. 

Klinik uygulama da IBS tanısı almış kişilere uygulanan tek tip bir beslenme tedavisi yoktur. Genel olarak hastaların semptomları hangi besinler ile ilişkili ise o besinlerin diyetten çıkarılması (bu besinler kişiden kişiye farklılık gösterebilir) ya da azaltılması önerilir. Özellikle gaz yapıcı yiyeceklerin (süt, soğan, fasulye, havuç, kereviz, muz, kayısı, erik, brüksel lahanası, simit, buğday tohumu vb.) diyetten çıkarılması temel yaklaşımlardan biridir. Kafein içeren gıdalar, sorbitol içeren sakızlar, karbonatlı içecekler ve alkol ise diyette sınırlandırılmalıdır.

 

Pek çok IBS hastasında hem konstipasyon hem diyare sık karşılaşılan klinik bulgular olduğundan hastalara genellikle posa suplementasyonu yapılmasının yararlı etkileri bildirilmiştir. Diyetle ve takviye olarak posa alımının arttırılması dışkının kolondan geçiş süresini hızlandırabilir, sert dışkıyı yumuşatabilir, dışkı hacmini arttırabilir ve defekasyonu kolaylaştırabilir. Bunun yanı sıra hastanın beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi gerekmektedir. 

Bunların yanı sıra intestinal gaz ve abdominal şişkinliği önleyebilmek amacıyla bazı ilaçlar hastalara önerilmektedir.

Bağırsak sağlığı ile ilgili farklı diyet önerileri bulunmaktadır. Bunlardan biri de kısa zincirli, emilimi sınırlı/düşük karbonhidratlardan olan fermente oligo-, di-, ve mono-sakkaritler ve poliyollerin (FODMAP) sınırlandırıldığı diyettir. FODMAP içeren karbonhidratların sindirimi ile fermente substratların, suyun ince bağırsak ve kolondaki miktarı artmaktadır. Bu durum luminal distansiyon ve gaz oluşumuna sebep olmaktadır. Literatürde diyette fermente karbonhidratların sınırlandırılmasının (düşük FODMAP içerikli diyet) gastrointestinal sistem (GİS) semptomları üzerine olumlu etkiler gösterebileceğini savunan çalışmalar bulunmaktadır.

 

Düşük FODMAP diyeti, fermente oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve poliyollerin diyette azaltılması prensibine dayanmaktadır. Oligosakkaritler ve monosakkaritler suda çözünen diyet posası gibi polisakkaritlere göre bakteriler tarafından daha hızlı fermente edilir ve oluşan yan ürünler IBS yanılı kişilerde gastrointestinal semptomlarına neden olur. FODMAP diyetinin temelinde yer alan karbonhidratların; früktoz, laktoz, frukto ve galakto oligosakkaritler (fruktanlar ve galaktanlar) ve poliyollerin (sorbiyol, mannitol, ksilitol ve maltitol) yaygın fonksiyonel özellikleri şu şekildedir; ince bağırsakta emilimleri yavaştır, küçük ve ozmotik olarak aktif moleküllerdir. Özellikle sentetik formları örneğin; laksatif etkisi bulunan laktuloz gibi bağırsak motilitesini etkilemektedir. FODMAP içeren gıdalar ve alternatifleri aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.

 

Yiyecek grubu

FODMAP’den zengin

Uygun Alternatif

Meyve

Elma

Muz

 

Kayısı

Yaban mersini

 

Kiraz

Kavun

 

Böğürtlen

Greyfurt

 

Mango

Üzüm

 

Nektarin

Limon

 

Şeftali

Ihlamur

 

Armut

Mandalina

 

Hurma

Portakal

 

Erik

Ahududu

 

Karpuz

Çilek

Sebze

Enginar

Havuç

 

Kuşkonmaz

Patates

 

Karnabahar

Biber

 

Sarımsak

Frenk soğanı

 

Mantar

Salatalık

 

Kuru soğan

Patlıcan

 

Arpacık soğanı

Zencefil

 

Bezelye

Taze fasulye

 

Taze soğan

Marul

 

 

Zeytin

 

 

Ispanak

 

 

Domates

 

 

Kabak

Protein Kaynakları

Baklagiller

Dana, tavuk, kuzu eti

 

Kaju

Fıstık, ceviz ve çam fıstığı

 

 

Yumurta

 

 

Tempeh, tofu

Ekmek ve Tahıllar

Buğday

Sert (esmer) buğday

 

Çavdar

Mısır

 

Arpa

Yulaf

 

 

Mısır irmiği

 

 

Kinoa

 

 

Pirinç

Süt ve ürünleri

Yoğun/koyulaştırılmış süt

Tereyağı

 

Süzme/ev yapımı peynir

Laktozsuz yoğurt

 

Krema

Laktozsuz süt

 

Süt

Diğer peynirler

 

Dondurma

Pirinç sütü

 

Yoğurt

 

Diğerleri

Bal

Akçaağaç şurub

 

Sorbitol ve mannitol

Sükroz

 

Yüksek früktoz mısır şurubu

Glukoz

 

Fruktoz

 

 

Kaynak: Çelebi F, Akbulut G. Bağırsak hastalıklarında güncel diyet yaklaşımı: FODMAP içeriği düşük diyet. Türkiye Klinikleri Gastroentereohepatoloji Dergisi 2014;21(2):43-52

İngiltere Diyetetik Birliği tarafından IBS tanısı alan yetişkin hastalara yönelik geliştirilen kanıta dayalı beslenme önerileri ise aşağıdaki gibidir.

 

Öneriler

Kanıt Düzeyi

Bireylerin alkol alımı değerlendirilmeli ve belirlenen ulusal alım önerilerinde sınırlandırılmalıdır.

C

IBS hastalarına yönelik genel bir öneri verebilecek düzeyde kanıt bulunmamaktadır. Pratik öneriler: Hastaların genel kafein alımları sorgulanmalıdır. Genel olarak sağlıklı bireylerde azami limit olarak 400 mg/gün, gebelerde 200 mg/gün ’e kadar kafein tüketiminin herhangi bir sağlık problemi oluşturmadığı rapor edilmiştir.

D

Hastalarda oluşan belirtilere göre baharatların kısıtlanması gerekebilmektedir.

C

Eğer hastalarda yemek sırası veya sonrasında çeşitli semptomlar oluşuyorsa diyetin yağ örüntüsü değerlendirilmeli ve ulusal beslenme rehberlerinde yer alan yağ miktarı ve örüntüsü ile uyumlu olması sağlanmalıdır.

C

IBS hastalarına özgü olarak önerilen belirli bir sıvı tüketim miktarı yoktur.

C

Genel bir öneri yapabilmek için yeterli düzeyde kanıt bulunmamaktadır. Pratik öneriler: Kanıt eksikliğine rağmen hastaların beslenme alışkınlığının değerlendirilmesi ve düzenli ve sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazandırılabilmesi için öneriler yapılabilir. Özellikle besinleri iyi çiğnemek, oturarak yemek yemek ve gece geç saatlerde besin tüketiminden kaçınılması genel beslenme önerileri arasında yer almaktadır.

D

Özellikle primer laktoz intoleransı olan bireylerde süt ve ürünlerinin kısıtlanması gerekmektedir. Bunun dışında bireyin laktoza duyarlılık şüphesi varsa ve bu durumu saptamak için test yapma imkanı yoksa düşük laktoz içerikli diyetlerin uygulanması yararlı etkiler gösterebilmektedir.

D

IBS hastalarının tedavi etmek için buğday kepeği suplemantasyonundan kaçınılmalıdır. Bunun yanı sıra, bireyler günlük önerilen alım düzeyini aşmamalıdır.

C

IBS tanılı hastalarda 3 ay süreyle diyete 2 yemek kaşığı kadar keten tohumu ilave edilebilir. Keten tohumunun diyete eklenmesiyle konstipasyon, şişkinlik ve abdominal ağrı gibi belirtilerde kademeli bir azalma meydana gelebilmektedir.

D

IBS tanılı hastalarda abdominal ağrı, şişkinlik veya diyare gibi semptomların azaltılması amacıyla minimum 3-4 hafta boyunca düşük FODMAP diyeti uygulanabilmektedir. Eğer semptomlarda 3-4 haftaya kadar düzelme sağlanmadıysa diyet müdahalesi durdurulmalı ve diğer teröpatik seçenekler değerlendirilmelidir.

B

FODMAP kaynaklı besinlere tolerasyon bireysel farklılıklar gösterebilmektedir. Yüksek FODMAP içerikli besinlerin planlı ve sistematik bir şekilde diyete eklenmesi bireylerin tolerasyon seviyesinin belirlenmesine katkı sağlayabilmektedir.

D

Günümüze kadar yapılan çalışmalarda glütensiz diyetin IBS semptomlarını ortadan kaldırdığına dair kesin bir öneri bulunmamaktadır.

D

Probiyotiklerin IBS semptomları üzerine önemli bir fayda sağlamadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte, probiyotikleri denemek isteyen hastaların bir defada bir ürün seçmeleri ve bu ürünlerin etkilerinin izlenmesi önerilmektedir. Probiyotik ürünlerin olumlu etkilerini gözlemleyebilmek amacıyla en az 4 hafta süreyler üretici firmanın önerdiği miktarda kullanılmalıdır.

B

IBS hastaları için güvenilir olan probiyotik suş içeren takviyeler kullanılmalıdır.

B

IBS semptomlarını arttıran besinler diyetten çıkarılmalı veya tüketim miktarı azaltılmalıdır.

D

 

Kaynak: McKenzie, Y. A., Bowyer, R. K., Leach, H., et al. British Dietetic Assosiation systematic review and evidence-based practice guidelines fort he dietary management of irritable bowel syndrome in adults (2016 update). Journal of Human Nutrition and Dietetics, 2016;29(5),549-575.

 
 
Online Randevu Almak İçin Tıklayınız.
Nutrist - Diyetisyen İstanbul Şişli Fulya Beşiktaş Mecidiyeköy
Nutrist - Diyetisyen İstanbul Şişli Fulya Beşiktaş Mecidiyeköy Whatsapp
0534 960 27 78
Bize Hemen Ulaşın
1